Af çıkarılması suç sayısını artırıyor mu?
Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 100 bini geçmesi af tartışmalarını da beraberinde getirdi. Geçmiş dönemlerde sıkça çıkarılan aflar sorunlara çare oluyor mu?
Geçmiş dönemlerde sıkça çıkarılan aflar sebebiyle binlerce insan salınmış, ancak yeniden suç işleyip cezaevine girmişti.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, beklentilerin aksine af çıkarmayı düşünmediklerini açıkladı. 'Periyodik aralıklarla çıkarılan afların suçu teşvik ettiği' görüşünü savunan Şahin'e göre 'Nasıl olsa bir af daha çıkar, kurtulurum' düşüncesi insanları daha büyük suç işlemeye yöneltiyor. 1999 yılında çıkarılan 'Rahşan affı' Bakan Şahin'i doğruluyor. Af sayesinde salınan 4 bin kişi yeniden cezaevine girdi. Bu insanlar arasında ağır suçlular da var. Mesela 1998 yılında öğretmen Serpil Yeşilyurt ile annesine tecavüz edip öldüren 4 kişi aftan yararlanıp dışarı çıktı. Sanıklardan Savaş Tüblek 2004'te adam yaralamaktan yeniden tutuklandı. Cinayet hükümlüsüyken 'Rahşan affı'yla serbest kalan Özgür Deniz, 10 Ocak 2008'de Cafer Er'i öldürüp, etlerini parçalayarak dolaba koydu. Deniz'in yakalandığında yaptığı şu açıklama afların çözüm olmadığının en net delili: "Rüyamda kurban edildiğimi görüyordum. Bazen koyunların kurban edildiğini de görüyordum. Bıçaklarım var. Ben kurban olacağıma, başkalarını öldürmeye, kurban etmeye karar verdim. İki cinayetim var. 30 yıl yatar, çıkarım. O zamana kadar da bir af çıkar elbette!"
Türkiye'de son af yasası 9 yıl önce çıkarıldı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit'in kader mahkûmlarına af istemesi üzerine 'Rahşan affı' olarak tarihe geçen 4616 sayılı Şartla Salıverme Yasası Meclis'ten geçti. Yasayla ilk planda 23 bin hükümlü ve tutuklu tahliye oldu. Daha sonra açılan iptal davalarıyla Anayasa Mahkemesi'nin yasanın kapsamını genişletmesinin ardından erteleme ve ceza indirimi şeklinde aftan yararlananların sayısı 44 bini aştı. Topluma Kazandırma Yasası çerçevesinde de binden fazla hükümlü ve tutuklu serbest bırakıldı. Tahliyelere rağmen cezaevlerinin nüfusu artmaya devam etti. 1999'daki affın ardından cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 72 binden 49 bine indi. Ancak 2001'den itibaren yeniden artış başladı. Tutuklu ve hükümlülerin sayısı 2001'de 55 bin 609, 2002'de 59 bin 187, 2007'de 90 bin 837, Kasım 2008 itibarıyla da 103 bin 296'ya ulaştı. 'Rahşan affı' ile cezaevinden çıkan 43 bin 967 tutuklu ve hükümlünün 3 bin 990'ı yeniden suç işledi. Savcılıklar bu kişiler hakkında takibat yapıp dava açtı. Afla çıkanlar en fazla hırsızlık suçu işledi. Bunu çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, müessir fiil, uyuşturucu, gasp ve sahtecilik suçları takip etti.
Denetimli serbestlik çözüm olamadı
Cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması için 2005 yılında uygulamaya konulan denetimli serbestlik uygulaması da cezaevlerinin dolmasını önleyemedi. CMK'nın 231. maddesi uyarınca, sanığa verilecek ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebiliyor. Hâkimin bu kararı verebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı suçtan mahkûm olmaması, suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılması ile suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartlarının oluşması gerekiyor. Mahkemeler, 106 bin 398 denetimli serbestlik kararı verdi.
Doç. Dr. Sözüer: Af, 50 yılda bir olur
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer, Türkiye'nin son dönemde ceza hukukunda önemli reformlar yaptığına işaret ediyor. Sözüer'e göre, reform sırasında af çıkarılması toplumun hukuka olan güvenini sarsar. Tartışmaların infaz kurumlarında beklenti ve huzursuzluklara yol açacağını kaydeden Sözüer'in afla ilgili görüşleri şöyle: "Geçmiş yıllarda sık sık çıkarılan aflarla ne toplumsal barış sağlanabilmiş, ne de adalet fikrine hizmet edilmiştir. Aslında rakamlara ihtiyaç yok. Af ancak ve ancak, bütün toplum kesimlerinin ve suç mağdurlarının da onaylayabileceği ve çok olağanüstü hallerde olur. 50 yılda bir olur. Bu da savaş sonrası gibi, iç barışın sağlanması açısından çok zorunlu hallerde olur. Türkiye gibi her 5 yılda bir affın yapıldığı başka bir ülke yok."
Av tüfeğiyle çocukları öldürdü
Ahmet Öztürk, 1986 yılında aile içi sorunlar sebebiyle tartıştığı eniştesi Zeki Sert'i baltayla öldürdü. 'Rahşan affı'ndan yararlanarak 2003'te tahliye edildi. 22 Eylül 2008'de Edirne'nin Lalapaşa ilçesine bağlı Kalkansöğüt köyünde okullarına gitmek için servis bekleyen öğrencilerin üzerine av tüfeğiyle ateş açtı. 2 kardeşin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Yakalanıp yeniden cezaevine gönderildi.
--------------------------------------------------------------------------------
Tecavüz sanığı yine cezaevinde
İsmail Ayvacıoğlu, Serdar Kaçmaz, İsmail Çolak ile Savaş Tüblek, 1998'de anasınıfı öğretmeni Serpil Yeşilyurt ve annesi Hanım Yeşilyurt'u kaçırdı. Serpil öğretmene tecavüz edip öldüren zanlılar, tecavüz ettikleri annesini ise ağır yaraladılar. Tinerci oldukları belirlenen 4 kişi 'Rahşan affı'ndan yararlanıp 2005'te serbest kaldı. Tüblek, bir süre sonra Ümraniye'de Serhat Akar ve kardeşini yaralamaktan tutuklandı.
--------------------------------------------------------------------------------
İnsanları öldürüp etlerini yedi
Özgür Dengiz, 10 yıl önce Ankara Gölbaşı'nda bir kişiyi öldürdüğü için hüküm giydi. 3 yıl 4 ay yattıktan sonra aftan yararlanıp salındı. 10 Ocak 2008'de Cafer Er'i tabancayla öldürüp, etlerini parçalayarak dolaba koydu. Yakalandığında yaptığı açıklama çok dikkat çekici: "Ben kurban olacağıma, başkalarını öldürmeye karar verdim. İki cinayetim var. 30 yıl yatar, çıkarım. O zamana kadar da bir af çıkar elbette!"
--------------------------------------------------------------------------------
Ağabeyini öldürmüştü
Ergenekon tutuklusu Osman Gürbüz, ağabeyi Suphi Gürbüz'ü öldürmekten 9 Nisan 1997'de tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1999 yılında afla serbest kaldı. Gürbüz'ün Ergenekon terör örgütünün 30 kişilik provokasyon timinin başında olduğu iddia ediliyor. Gürbüz'ün '1993 yılındaki kanlı Gazi Mahallesi baskınını yapan ekibi yönettiği' de iddialar arasında. Silahlı yağma, kadın kaçırma ve adam yaralamadan sabıkalı.
Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 100 bini geçmesi af tartışmalarını da beraberinde getirdi. Geçmiş dönemlerde sıkça çıkarılan aflar sorunlara çare oluyor mu?
Geçmiş dönemlerde sıkça çıkarılan aflar sebebiyle binlerce insan salınmış, ancak yeniden suç işleyip cezaevine girmişti.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, beklentilerin aksine af çıkarmayı düşünmediklerini açıkladı. 'Periyodik aralıklarla çıkarılan afların suçu teşvik ettiği' görüşünü savunan Şahin'e göre 'Nasıl olsa bir af daha çıkar, kurtulurum' düşüncesi insanları daha büyük suç işlemeye yöneltiyor. 1999 yılında çıkarılan 'Rahşan affı' Bakan Şahin'i doğruluyor. Af sayesinde salınan 4 bin kişi yeniden cezaevine girdi. Bu insanlar arasında ağır suçlular da var. Mesela 1998 yılında öğretmen Serpil Yeşilyurt ile annesine tecavüz edip öldüren 4 kişi aftan yararlanıp dışarı çıktı. Sanıklardan Savaş Tüblek 2004'te adam yaralamaktan yeniden tutuklandı. Cinayet hükümlüsüyken 'Rahşan affı'yla serbest kalan Özgür Deniz, 10 Ocak 2008'de Cafer Er'i öldürüp, etlerini parçalayarak dolaba koydu. Deniz'in yakalandığında yaptığı şu açıklama afların çözüm olmadığının en net delili: "Rüyamda kurban edildiğimi görüyordum. Bazen koyunların kurban edildiğini de görüyordum. Bıçaklarım var. Ben kurban olacağıma, başkalarını öldürmeye, kurban etmeye karar verdim. İki cinayetim var. 30 yıl yatar, çıkarım. O zamana kadar da bir af çıkar elbette!"
Türkiye'de son af yasası 9 yıl önce çıkarıldı. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit'in kader mahkûmlarına af istemesi üzerine 'Rahşan affı' olarak tarihe geçen 4616 sayılı Şartla Salıverme Yasası Meclis'ten geçti. Yasayla ilk planda 23 bin hükümlü ve tutuklu tahliye oldu. Daha sonra açılan iptal davalarıyla Anayasa Mahkemesi'nin yasanın kapsamını genişletmesinin ardından erteleme ve ceza indirimi şeklinde aftan yararlananların sayısı 44 bini aştı. Topluma Kazandırma Yasası çerçevesinde de binden fazla hükümlü ve tutuklu serbest bırakıldı. Tahliyelere rağmen cezaevlerinin nüfusu artmaya devam etti. 1999'daki affın ardından cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 72 binden 49 bine indi. Ancak 2001'den itibaren yeniden artış başladı. Tutuklu ve hükümlülerin sayısı 2001'de 55 bin 609, 2002'de 59 bin 187, 2007'de 90 bin 837, Kasım 2008 itibarıyla da 103 bin 296'ya ulaştı. 'Rahşan affı' ile cezaevinden çıkan 43 bin 967 tutuklu ve hükümlünün 3 bin 990'ı yeniden suç işledi. Savcılıklar bu kişiler hakkında takibat yapıp dava açtı. Afla çıkanlar en fazla hırsızlık suçu işledi. Bunu çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, müessir fiil, uyuşturucu, gasp ve sahtecilik suçları takip etti.
Denetimli serbestlik çözüm olamadı
Cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması için 2005 yılında uygulamaya konulan denetimli serbestlik uygulaması da cezaevlerinin dolmasını önleyemedi. CMK'nın 231. maddesi uyarınca, sanığa verilecek ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebiliyor. Hâkimin bu kararı verebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı suçtan mahkûm olmaması, suç işlemeyeceği konusunda kanaate varılması ile suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartlarının oluşması gerekiyor. Mahkemeler, 106 bin 398 denetimli serbestlik kararı verdi.
Doç. Dr. Sözüer: Af, 50 yılda bir olur
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Sözüer, Türkiye'nin son dönemde ceza hukukunda önemli reformlar yaptığına işaret ediyor. Sözüer'e göre, reform sırasında af çıkarılması toplumun hukuka olan güvenini sarsar. Tartışmaların infaz kurumlarında beklenti ve huzursuzluklara yol açacağını kaydeden Sözüer'in afla ilgili görüşleri şöyle: "Geçmiş yıllarda sık sık çıkarılan aflarla ne toplumsal barış sağlanabilmiş, ne de adalet fikrine hizmet edilmiştir. Aslında rakamlara ihtiyaç yok. Af ancak ve ancak, bütün toplum kesimlerinin ve suç mağdurlarının da onaylayabileceği ve çok olağanüstü hallerde olur. 50 yılda bir olur. Bu da savaş sonrası gibi, iç barışın sağlanması açısından çok zorunlu hallerde olur. Türkiye gibi her 5 yılda bir affın yapıldığı başka bir ülke yok."
Av tüfeğiyle çocukları öldürdü
Ahmet Öztürk, 1986 yılında aile içi sorunlar sebebiyle tartıştığı eniştesi Zeki Sert'i baltayla öldürdü. 'Rahşan affı'ndan yararlanarak 2003'te tahliye edildi. 22 Eylül 2008'de Edirne'nin Lalapaşa ilçesine bağlı Kalkansöğüt köyünde okullarına gitmek için servis bekleyen öğrencilerin üzerine av tüfeğiyle ateş açtı. 2 kardeşin ölümüne, 2 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Yakalanıp yeniden cezaevine gönderildi.
--------------------------------------------------------------------------------
Tecavüz sanığı yine cezaevinde
İsmail Ayvacıoğlu, Serdar Kaçmaz, İsmail Çolak ile Savaş Tüblek, 1998'de anasınıfı öğretmeni Serpil Yeşilyurt ve annesi Hanım Yeşilyurt'u kaçırdı. Serpil öğretmene tecavüz edip öldüren zanlılar, tecavüz ettikleri annesini ise ağır yaraladılar. Tinerci oldukları belirlenen 4 kişi 'Rahşan affı'ndan yararlanıp 2005'te serbest kaldı. Tüblek, bir süre sonra Ümraniye'de Serhat Akar ve kardeşini yaralamaktan tutuklandı.
--------------------------------------------------------------------------------
İnsanları öldürüp etlerini yedi
Özgür Dengiz, 10 yıl önce Ankara Gölbaşı'nda bir kişiyi öldürdüğü için hüküm giydi. 3 yıl 4 ay yattıktan sonra aftan yararlanıp salındı. 10 Ocak 2008'de Cafer Er'i tabancayla öldürüp, etlerini parçalayarak dolaba koydu. Yakalandığında yaptığı açıklama çok dikkat çekici: "Ben kurban olacağıma, başkalarını öldürmeye karar verdim. İki cinayetim var. 30 yıl yatar, çıkarım. O zamana kadar da bir af çıkar elbette!"
--------------------------------------------------------------------------------
Ağabeyini öldürmüştü
Ergenekon tutuklusu Osman Gürbüz, ağabeyi Suphi Gürbüz'ü öldürmekten 9 Nisan 1997'de tutuklanarak cezaevine gönderildi. 1999 yılında afla serbest kaldı. Gürbüz'ün Ergenekon terör örgütünün 30 kişilik provokasyon timinin başında olduğu iddia ediliyor. Gürbüz'ün '1993 yılındaki kanlı Gazi Mahallesi baskınını yapan ekibi yönettiği' de iddialar arasında. Silahlı yağma, kadın kaçırma ve adam yaralamadan sabıkalı.