Filistinliler yaşadıkları vahşeti anlattı
İsrail saldırılarında yaralanıp tedavi için Türkiye'ye getirilen Filistinlilerin anlattıkları, Gazze'deki insanlık ayıbını gözler önüne serdi. İşte sözün bittiği yer Gazze'de yaşananlar:
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavileri süren 8 Filistinli için hekiminden hemşiresine kadar tüm sağlık personeli ellerinden geleni yapıyor. Yaralılarla birlikte Türkiye'ye gelen yakınları ise bir yandan ülkelerinde kalan aileleri için endişelenirken, bir yandan sevdiklerinin iyileşmesini ümitle bekliyor.
Yaralılar içinde en büyük dramı yaşayanlardan biri 19 yaşındaki Ahlam Diyb. Amcasının oğluyla 4 ay önce hayatını birleştiren genç kadın, evlerine isabet eden füzeyle 24 yaşındaki kocası ile birlikte 11 yakınını kaybetmiş.
Saldırıda bacağı ve ayağı kırılan Diyb'in iyileşmesi için sürekli dua eden annesi Semire Ebu Matar, yaşadıklarını anlatırken metanetini korudu.
''Elhamdülillah iyiyiz. Her şeye rağmen ayaktayız'' diyen Matar, şöyle konuştu:
''Kızım ailesiyle otururken evlerinin yakınına bir füze düşmüş. 'Ne oluyor' diye bakarken, ikinci füze kendi evlerine isabet etmiş. Aynı evde eşi, eşinin kardeşleri, kayınpederiyle birlikte 11 kişi öldü. İsrail dört bir yandan saldırıyor. Oturduğumuz Cibaliye Mahallesi'nde bütün evler yıkık. Hiçbir yerde güvende değiliz. Camiye bile gidemiyoruz. Bu nedenle akşam ve yatsı namazlarını aynı anda kılıyoruz. Mahallemizde daha dün 19 kişi ölmüş. Şehitlerimizi toplayamıyoruz.''
Kızının Türkiye'ye getirildikten sonra ameliyat edildiğini, bu nedenle ağrıları olduğunu kaydeden Matar, Diyb'in, eşinin ölüm haberini Gazze'deki hastanede aldığını ve dünyasının yıkıldığını söyledi.
-''GAZZE'NİN KÖKÜNÜ KURUTTULAR''-
Saldırılarda evlerine 3 füze isabet eden, üniversitede fizik bölümünde öğrenim gören 20 yaşındaki Velid El Garabbi, okulunu bitirmesine 1 yıl kala sağ kolunu ve sol gözünü kaybetti.
Filistin ordusunda yüzbaşı olan baba Muhammed El Garabbi, saldırılar sırasında yaşadıklarını anlatırken, 7 çocuğunun en büyüğü olan Velid'in sağlığına tekrar kavuşmasını dört gözle beklediklerini söyledi.
Türkiye'ye gelmelerinin üzerinden 2 saat geçmeden kendilerini ziyaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, tüm yetkililere ve hastane personeline şükran duyduklarını belirten El Garabbi, Gazze'de yaşanan dehşeti şu sözlerle ifade etti:
''Bombalar, hem deniz, hem kara, hem de havadan yağıyor. Gazze'nin kökünü kuruttular. Benzeri başka bir yerde görülmeyecek şekilde, tümüyle evleri hedef alıyorlar. Su, elektrik, yiyecek yok. Çocuklarım su almak için aşağı indiklerinde füze saldırısı oldu. Velid'den başka bir oğlum da hafif yaralandı. Hastaneler yaralı ve ölülerle dolu. Yaralılar koridorlarda, yerlerde yatıyor. Hastaneler ihtiyacı karşılamıyor. Hafif olanları tedavi edip, ağır olanları ileri tedavi için dışarıya yolluyorlar. Velid'in ayaklarında da yaralar var. Gazze'de kalsaydık ayağını da kaybedebilirdi. Türkiye'ye gelmemiz bizim için büyük şans oldu. Her seviyede üst düzey ilgi gördük.''
El Garabbi, ''Saldırılarda fosfor bombası kullanılıp kullanılmadığı'' sorusu üzerine, ''Ben uzman değilim ama hastanede vücudunun tümü yanmış yaralılar vardı. Düşen füze parçaları birden bire alev alıyordu. Vücudunun yarısı kopan insanlar vardı'' diye konuştu.
Oğlu Velid'in moral durumunun sorulması üzerine de El Garabbi, ''Okulunu bitirmek istiyor. Ben ona değil, o bana cesaret veriyor'' dedi.
Ülkesinde kalanların çok zor durumda olduğunu, İsrail saldırılarının devam etmesinden dolayı endişe duyduklarını kaydeden El Garabbi, Gazze'den ancak Kızılhaç görevlileri eşliğinde çıkışlarına izin verildiğini belirtti.
-''TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ KALMADI''-
Başından kurşunla yaralanan 54 yaşındaki amcası Sabri Halid Eş-Şami'ye refakat etmek üzere Türkiye'ye gelen 22 yaşındaki çevre ve toprak mühendisi Halid Semir Eş-Şami de abluka nedeniyle Gazze'deki hayat şartlarının çok uzun zamandır zor olduğunu ancak saldırıların başlamasıyla buradaki yaşamın tamamen durduğunu söyledi.
Tamircilik yapan amcasının, işinden evine dönerken başına isabet eden kurşunla yaralandığını, sağ kulağın üstünden giren kurşunun mideye kadar ilerlediğini belirten Eş-Şami, hastanın kolunda his kaybı ve duyma sorunu bulunduğunu kaydetti.
''Çocuk, yaşlı, kadın, sivil, asker ayrımı yapmadan herkesi vuruyorlar. Gazze'de taş üstünde taş kalmadı'' diyen Eş-Şami, su ve temel gıda maddelerinde sıkıntı yaşandığını anlattı.
Arıtma tesisleri vurulduğu için şehirde çevre kirliliği yaşandığını, kanalizasyon atıklarının denize döküldüğünü ifade eden Eş-Şami, güvenlik nedeniyle Türkiye ve diğer ülkelerden gelen yardımların dağıtımında sorunlar yaşandığını belirtti.
Eş-Şami, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere, Türk yetkililere teşekkür ederken, kendilerine gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
-PSİKOLOJİK TEDAVİ DE UYGULANIYOR-
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Metin Doğan, ilk etapta hastaneye getirilen 10 yaralıdan, yanık problemi olan birinin GATA'ya, göğüs problemi olan bir başka hastanın da Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini bildirdi.
Hastanedeki 8 hastaya ağırlıklı olarak plastik cerrahi ve ortopedi branşlarından uzmanlarca tedavi uygulandığını anlatan Doğan, açık yarası olanlara pansuman yapıldığını belirtti.
İlk geldiğinde enfeksiyon sorunu olan bir hastanın, tedaviyle durumunun iyiye gittiğini kaydeden Doğan, ''Hastalarda fiziksel travmanın yanında psikolojik travma da var. Hem hastalar hem de yakınları psikolojik destek programına alındı. Yaşadıkları ciddi travmanın etkileri devam ediyor'' diye konuştu.
Doğan, halkın, Filistinli hastalara büyük ilgi gösterdiğini ve yoğun bir ziyaret talebi geldiğini belirterek, ''Sağlık açısından risk bulunması nedeniyle ziyarete izin veremiyoruz. Bu nedenle hastanemizde bir ziyaretçi defteri açıldı. Halkımız duygularını buraya aktarabilir'' bilgisini verdi.
-''ANCAK 10 HASTA İÇİN İZİN VERİLDİ''-
Yaralılarla yakınlarının tercümanlığını yapan TİKA görevlisi Enver Arpa, Gazze'li yaralıları almak için Mısır'a giden uçakta kendisinin de bulunduğunu belirterek, ''Uçağımız sabah saatlerinde havaalanına indi. 40-50 hasta için yer ayarlanmıştı ama bize önce 7 hasta verileceği söylendi, daha sonra bu sayı 4'e düştü. Saat 03.30'a kadar bekledik ve sonunda 10 hasta teslim edildi'' diye konuştu.
FOSFOR BOMBASI NASIL YAKIYOR?
Erciyes Üniversitesi (EÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdullah Çoban, bomba yapımında kullanılan beyaz fosforun oksijenle temas ettiği andan itibaren yanmaya başladığını ve vücudu kalınlığının 5-10 katı kadar yakabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Çoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok zehirli bir element olan beyaz fosforun üretiminin yüksek teknoloji gerektirdiğini belirtti.
Beyaz fosforun bilinen en tehlikeli kimyasallardan olduğunu ifade eden Çoban, şöyle konuştu:
''Bomba yapımında kullanılan beyaz fosfor, oksijenle temas ettiği andan itibaren yanmaya başlar ve vücudu kalınlığının 5-10 katı kadar yakar. Bu nedenle, üretiminden itibaren oksijenle temasının kesilmesi gerekir. Böylelikle yıllarca saklanabilir. İsrail'in Gazze'de kullandığı iddia edilen fosfor bombaları da muhtemelen başka bir bombayla birlikte atılmaktadır. Çünkü, yayınlanan görüntülerde beyaz fosforun bomba patladıktan sonra yanarak aşağı indiği görülmektedir. Bu da insanların üzerine yapışarak yanmalarına neden olmaktadır.''
Çoban, beyaz fosforun yanma reaksiyonunun sadece su içerisinde durdurulabileceğini belirterek, ''Ancak sudan çıktığı andan itibaren yeniden yanmaya başlar ve bitene kadar da yanmaya devam eder. Çünkü, reaksiyon bir kere başladı mı bunu geri döndürmek imkansızdır'' dedi.
Beyaz fosforun yanma süresinin çevre ısısına ve neme bağlı olarak değiştiğini ifade eden Çoban, bu maddenin insanın kemiğini bile yakabildiğini söyledi.
Çoban, patlayan bombaların yaydığı gazların da tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, ''Patlayan bombalar öldürmese bile bunların yaydığı gazlar öldürücü olabilir. Örneğin, azot oksit kısırlığa neden olur, kükürt oksit ise boğucu bir gazdır. Bunların etkileri de hava sirkülasyonuna bağlıdır. Hava rüzgarlıysa bu gazlar çabuk dağılır ve etkisini kaybedebilir'' diye konuştu.
İsrail saldırılarında yaralanıp tedavi için Türkiye'ye getirilen Filistinlilerin anlattıkları, Gazze'deki insanlık ayıbını gözler önüne serdi. İşte sözün bittiği yer Gazze'de yaşananlar:
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavileri süren 8 Filistinli için hekiminden hemşiresine kadar tüm sağlık personeli ellerinden geleni yapıyor. Yaralılarla birlikte Türkiye'ye gelen yakınları ise bir yandan ülkelerinde kalan aileleri için endişelenirken, bir yandan sevdiklerinin iyileşmesini ümitle bekliyor.
Yaralılar içinde en büyük dramı yaşayanlardan biri 19 yaşındaki Ahlam Diyb. Amcasının oğluyla 4 ay önce hayatını birleştiren genç kadın, evlerine isabet eden füzeyle 24 yaşındaki kocası ile birlikte 11 yakınını kaybetmiş.
Saldırıda bacağı ve ayağı kırılan Diyb'in iyileşmesi için sürekli dua eden annesi Semire Ebu Matar, yaşadıklarını anlatırken metanetini korudu.
''Elhamdülillah iyiyiz. Her şeye rağmen ayaktayız'' diyen Matar, şöyle konuştu:
''Kızım ailesiyle otururken evlerinin yakınına bir füze düşmüş. 'Ne oluyor' diye bakarken, ikinci füze kendi evlerine isabet etmiş. Aynı evde eşi, eşinin kardeşleri, kayınpederiyle birlikte 11 kişi öldü. İsrail dört bir yandan saldırıyor. Oturduğumuz Cibaliye Mahallesi'nde bütün evler yıkık. Hiçbir yerde güvende değiliz. Camiye bile gidemiyoruz. Bu nedenle akşam ve yatsı namazlarını aynı anda kılıyoruz. Mahallemizde daha dün 19 kişi ölmüş. Şehitlerimizi toplayamıyoruz.''
Kızının Türkiye'ye getirildikten sonra ameliyat edildiğini, bu nedenle ağrıları olduğunu kaydeden Matar, Diyb'in, eşinin ölüm haberini Gazze'deki hastanede aldığını ve dünyasının yıkıldığını söyledi.
-''GAZZE'NİN KÖKÜNÜ KURUTTULAR''-
Saldırılarda evlerine 3 füze isabet eden, üniversitede fizik bölümünde öğrenim gören 20 yaşındaki Velid El Garabbi, okulunu bitirmesine 1 yıl kala sağ kolunu ve sol gözünü kaybetti.
Filistin ordusunda yüzbaşı olan baba Muhammed El Garabbi, saldırılar sırasında yaşadıklarını anlatırken, 7 çocuğunun en büyüğü olan Velid'in sağlığına tekrar kavuşmasını dört gözle beklediklerini söyledi.
Türkiye'ye gelmelerinin üzerinden 2 saat geçmeden kendilerini ziyaret eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, tüm yetkililere ve hastane personeline şükran duyduklarını belirten El Garabbi, Gazze'de yaşanan dehşeti şu sözlerle ifade etti:
''Bombalar, hem deniz, hem kara, hem de havadan yağıyor. Gazze'nin kökünü kuruttular. Benzeri başka bir yerde görülmeyecek şekilde, tümüyle evleri hedef alıyorlar. Su, elektrik, yiyecek yok. Çocuklarım su almak için aşağı indiklerinde füze saldırısı oldu. Velid'den başka bir oğlum da hafif yaralandı. Hastaneler yaralı ve ölülerle dolu. Yaralılar koridorlarda, yerlerde yatıyor. Hastaneler ihtiyacı karşılamıyor. Hafif olanları tedavi edip, ağır olanları ileri tedavi için dışarıya yolluyorlar. Velid'in ayaklarında da yaralar var. Gazze'de kalsaydık ayağını da kaybedebilirdi. Türkiye'ye gelmemiz bizim için büyük şans oldu. Her seviyede üst düzey ilgi gördük.''
El Garabbi, ''Saldırılarda fosfor bombası kullanılıp kullanılmadığı'' sorusu üzerine, ''Ben uzman değilim ama hastanede vücudunun tümü yanmış yaralılar vardı. Düşen füze parçaları birden bire alev alıyordu. Vücudunun yarısı kopan insanlar vardı'' diye konuştu.
Oğlu Velid'in moral durumunun sorulması üzerine de El Garabbi, ''Okulunu bitirmek istiyor. Ben ona değil, o bana cesaret veriyor'' dedi.
Ülkesinde kalanların çok zor durumda olduğunu, İsrail saldırılarının devam etmesinden dolayı endişe duyduklarını kaydeden El Garabbi, Gazze'den ancak Kızılhaç görevlileri eşliğinde çıkışlarına izin verildiğini belirtti.
-''TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ KALMADI''-
Başından kurşunla yaralanan 54 yaşındaki amcası Sabri Halid Eş-Şami'ye refakat etmek üzere Türkiye'ye gelen 22 yaşındaki çevre ve toprak mühendisi Halid Semir Eş-Şami de abluka nedeniyle Gazze'deki hayat şartlarının çok uzun zamandır zor olduğunu ancak saldırıların başlamasıyla buradaki yaşamın tamamen durduğunu söyledi.
Tamircilik yapan amcasının, işinden evine dönerken başına isabet eden kurşunla yaralandığını, sağ kulağın üstünden giren kurşunun mideye kadar ilerlediğini belirten Eş-Şami, hastanın kolunda his kaybı ve duyma sorunu bulunduğunu kaydetti.
''Çocuk, yaşlı, kadın, sivil, asker ayrımı yapmadan herkesi vuruyorlar. Gazze'de taş üstünde taş kalmadı'' diyen Eş-Şami, su ve temel gıda maddelerinde sıkıntı yaşandığını anlattı.
Arıtma tesisleri vurulduğu için şehirde çevre kirliliği yaşandığını, kanalizasyon atıklarının denize döküldüğünü ifade eden Eş-Şami, güvenlik nedeniyle Türkiye ve diğer ülkelerden gelen yardımların dağıtımında sorunlar yaşandığını belirtti.
Eş-Şami, Başbakan Erdoğan başta olmak üzere, Türk yetkililere teşekkür ederken, kendilerine gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
-PSİKOLOJİK TEDAVİ DE UYGULANIYOR-
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Metin Doğan, ilk etapta hastaneye getirilen 10 yaralıdan, yanık problemi olan birinin GATA'ya, göğüs problemi olan bir başka hastanın da Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiğini bildirdi.
Hastanedeki 8 hastaya ağırlıklı olarak plastik cerrahi ve ortopedi branşlarından uzmanlarca tedavi uygulandığını anlatan Doğan, açık yarası olanlara pansuman yapıldığını belirtti.
İlk geldiğinde enfeksiyon sorunu olan bir hastanın, tedaviyle durumunun iyiye gittiğini kaydeden Doğan, ''Hastalarda fiziksel travmanın yanında psikolojik travma da var. Hem hastalar hem de yakınları psikolojik destek programına alındı. Yaşadıkları ciddi travmanın etkileri devam ediyor'' diye konuştu.
Doğan, halkın, Filistinli hastalara büyük ilgi gösterdiğini ve yoğun bir ziyaret talebi geldiğini belirterek, ''Sağlık açısından risk bulunması nedeniyle ziyarete izin veremiyoruz. Bu nedenle hastanemizde bir ziyaretçi defteri açıldı. Halkımız duygularını buraya aktarabilir'' bilgisini verdi.
-''ANCAK 10 HASTA İÇİN İZİN VERİLDİ''-
Yaralılarla yakınlarının tercümanlığını yapan TİKA görevlisi Enver Arpa, Gazze'li yaralıları almak için Mısır'a giden uçakta kendisinin de bulunduğunu belirterek, ''Uçağımız sabah saatlerinde havaalanına indi. 40-50 hasta için yer ayarlanmıştı ama bize önce 7 hasta verileceği söylendi, daha sonra bu sayı 4'e düştü. Saat 03.30'a kadar bekledik ve sonunda 10 hasta teslim edildi'' diye konuştu.
FOSFOR BOMBASI NASIL YAKIYOR?
Erciyes Üniversitesi (EÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Abdullah Çoban, bomba yapımında kullanılan beyaz fosforun oksijenle temas ettiği andan itibaren yanmaya başladığını ve vücudu kalınlığının 5-10 katı kadar yakabildiğini söyledi.
Prof. Dr. Çoban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çok zehirli bir element olan beyaz fosforun üretiminin yüksek teknoloji gerektirdiğini belirtti.
Beyaz fosforun bilinen en tehlikeli kimyasallardan olduğunu ifade eden Çoban, şöyle konuştu:
''Bomba yapımında kullanılan beyaz fosfor, oksijenle temas ettiği andan itibaren yanmaya başlar ve vücudu kalınlığının 5-10 katı kadar yakar. Bu nedenle, üretiminden itibaren oksijenle temasının kesilmesi gerekir. Böylelikle yıllarca saklanabilir. İsrail'in Gazze'de kullandığı iddia edilen fosfor bombaları da muhtemelen başka bir bombayla birlikte atılmaktadır. Çünkü, yayınlanan görüntülerde beyaz fosforun bomba patladıktan sonra yanarak aşağı indiği görülmektedir. Bu da insanların üzerine yapışarak yanmalarına neden olmaktadır.''
Çoban, beyaz fosforun yanma reaksiyonunun sadece su içerisinde durdurulabileceğini belirterek, ''Ancak sudan çıktığı andan itibaren yeniden yanmaya başlar ve bitene kadar da yanmaya devam eder. Çünkü, reaksiyon bir kere başladı mı bunu geri döndürmek imkansızdır'' dedi.
Beyaz fosforun yanma süresinin çevre ısısına ve neme bağlı olarak değiştiğini ifade eden Çoban, bu maddenin insanın kemiğini bile yakabildiğini söyledi.
Çoban, patlayan bombaların yaydığı gazların da tehlikeli olduğuna dikkati çekerek, ''Patlayan bombalar öldürmese bile bunların yaydığı gazlar öldürücü olabilir. Örneğin, azot oksit kısırlığa neden olur, kükürt oksit ise boğucu bir gazdır. Bunların etkileri de hava sirkülasyonuna bağlıdır. Hava rüzgarlıysa bu gazlar çabuk dağılır ve etkisini kaybedebilir'' diye konuştu.